ÇERKEZ HANIM

Çocukluğuna dönebilme özgürlüğü İstanbul’daki saraya teslim edildiği gün elinden alınmıştı. O henüz on iki yaşında haremdeki cariyelerden biriydi!
Osmanlı’nın çeşitli vilayetlerinden, magripten, maşruptan, Avrupa’dan, Asya’dan, Kuzey Afrika’dan getirilmiş diğer yaşıtları ile sıkı disiplinli bir eğitim sürecine alındı.
Bütün kızlar gibi ona da yeni bir isim verildi! Başka bir kimliği yoktu artık.
Bir de isminin yanına Çerkez kızı tamlaması getirdiler.

Çocuk aklıyla sarayı lanetli bir yer gibi düşünmüştü. Kimse mutlu değildi bu ihtişamlı, göşterişli mekanda. Afrika’dan getirilen ve en zor işlerde çalıştırılan kara derili kadınlar, hadım edilmiş erkekler, birbirlerinin doğurduğu çocuğu öldürmeye çalışan padişah gözdeleri, mutsuz ve entrikacı padişah anneleri, hanımsultanlar…
O büyük karmaşa içinde o da kendisine düşen tüm acıları sonuna kadar yaşamıştı.
Saraydan çıkarılıp evlendirildiğinde önce çok korkmuştu. Zengin bir adamın cariyelerinden, değersiz kadınlarından biri olabilirdi. Ya da yaşlı ve sakat bir efendinin hasta bakıcısı olarak ömrünü tüketebilirdi.

[/visibility]